OKULA ALIŞMA ÖNERİLERİ

Hayatınızda çocuğunuzun okula başlamasıyla yeni bir sayfa açılıyor. Bu başlangıç hem onun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı...  Bu süreci daha rahat ve yumuşak geçirmenize yardımcı olabilmek için bu bilgilendirmeyi okumanızı tavsiye ederiz.


     Sevgili Anne Babalar;

 

                  Öncelikle okulumuz bünyesine hoş geldiniz. Çocuğunuz artık 4-5 yaşında ve okul, sınıf, öğretmen ve pek çok kavramla, ilk kez karşılaşacak. İnanıyorum ki, bu kavramları çok sevecek. Çocuğunuz artık bizim de çocuğumuz olacak.

Ancak unutmayalım ki bu yeni hayata başlangıç, bazı sıkıntılara gebe. Yaşamının bu dönemine kadar her zaman ailesinin koruması altında olan çocuğumuz artık kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenecek. Kalabalık bir sosyal ortamda kendi varlığını hissedecek ve varlığını kanıtlaması gerekecek. Bu uyum sürecinde bazı ruhsal değişimler ve sıkıntılar yaşayabilir. Bize düşen, okul ve aile olarak uyum ve iletişim halinde hareket edersek bu zorlu dönemi daha rahat ve verimli geçirebiliriz.

 

Okula Hazır Olma

 

Okula alışma döneminde çocuğun okula gitmek isteyip istememesi çok önemlidir. Bir çocuğun okula hazır olduğunun en önemli işaretlerinden biri ise anneden ayrılmada sorun yaratmaması ve kısa sürelerle de olsa evden ayrılmaya istekli olmasıdır. Genellikle anneden ayrılmaya istekli olan çocuk, konuşması diğer yetişkinler tarafından da kolayca anlaşılabilen çocuktur. Parkta veya dışarıda oynayan çocuklara ilgi gösterme de grup yaşantısına hazır olmanın önemli işaretlerinden biridir. Çocuk, bu oyunlara katılmadan sadece izlemek istese bile bu ilgi çocuğun kendini yetişkinden koparabileceğini gösterir. Yani, eğer çocuğunuzun kendine güveninin yetersiz olduğunu düşünüyorsanız, sosyal ortamlara girmekte zorlanıyorsa, sizden kopamıyorsa bu konuda gerekli hazırlığı yapmanızı öneririm. Örneğin kendini rahatça ifade etmesini destekleyin. Onu sabırla dinleyin. Sözünü kesmeyin, fikirlerine değer verdiğinizi belli edin. Yalnız başına yapabileceği görevler verin. Mesela, marketten bir şeyler almasını sağlayın, evin bazı işlerini onun sorumluluğuna verin. Tabii, sorumluluk verirken yerine getirebileceği görevler vermeye dikkat edin. Kapasitesinin üzerinde vereceğiniz görevler kendine güvenini daha da zedeleyecektir. Kuşkusuz tüm bunların dışında çocuğun temel özbakım becerilerini de kazanmış olması gerekir.

Okul öncesi eğitime başlama, çocuk için stres yaratan bir olay olmamalıdır. Böyle bir gruba katılma, çocuk için anneden veya alıştığı bakıcısından ayrılma, grup içinde kurallara uyma ve bir odada bir sürü çocukla bir arada yaşamayı başarma gibi pek çok farklı anlam taşır. Eğer anasınıfı, bu ayrılığın etkilerini en aza indirerek başlarsa çocuk için uyum sağlama daha kolaylaşır. Çocuk sonuç olarak orada kalacağını ve hiçbir çocuğun başında özel bir yetişkinin bulunmadığını kavrayacak ve anneden vazgeçecektir.

Çocuğun okula hazır olması kadar sizin çocuğunuzu okula vermeye hazır olup olmadığınız da önemlidir. Çocuğu anasınıfına verdiğiniz için eğer, yalnızlık, çaresizlik, suçluluk, kaygı, çocuğu kaybetme korkusu ve hatta öfke gibi duygular yaşıyorsanız onlarla yüzleşin.

  

Enerjinizi, bu duygularla baş etmek için harcayın. Siz tedirginlik yaşamadan, gözleriniz yaşarmadan çocuğu okula bırakabildiğiniz zaman, çocuğun da bu ayrılıkla başa çıkabildiğini göreceksiniz.

 

Çocuklarımız, anasınıfına başlarken çok yeni ve değişik bir deneyimle karşı karşıyalar. Eğitimciler ve ebeveynler olarak öncelikle bu farklılığın bilincinde olmalıyız. Çocuğunuz, daha önce okul öncesi eğitimden geçmiş olsa bile okulun ilk günlerinde birtakım uyumsuzluklar yaşayabilir. Bugüne kadar ailenin odak noktası olan, gün içinde saat ve davranış kısıtlaması yaşamayan ve hep tanıdığı, güvendiği insanlarla birlikte olan çocuğunuzun artık sorumlulukları genişlemeye başlayacak ve değişik insanlarla farklı bir sosyal çevreye girecektir. En önemlisi, sizden bir süreliğine ayrı kalacaktır. Bu değişiklik, çocukta birtakım ruhsal gerilimlere yol açabilir. Özellikle daha önce aile dışına çıkmamış, sosyal ilişkileri gelişmemiş, anneye aşırı bağımlı ve yeni kardeşi olmuş ya da küçük kardeşi olan çocuklarda uyum güçlüğü daha fazla görülür. Çocuğun zihninden,

                 

"Acaba okulda kaybolur muyum?"

                  "Acaba diğer çocuklar bana zarar verir mi?"

                  "Eve tekrar nasıl döneceğim?"

                  "Derste tuvaletim gelirse ne olacak?"

                  "Öğretmenim bana kötü davranır mı?"

                                                                                                                            gibi sorular geçer. Bu kaygı belirtisi sorular ve çocuktaki etkisi, her çocukta farklıdır. Kimi çocuk bu yeni durumun hemen üstesinden gelirken, kimisi için yardım gerektiren ciddi bir soruna; okul fobisine dönüşebilir. Okul fobisine kapılan çocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmalarla dile getirirler ve anne babalarını okula gitmemek için ikna etmeye çalışırlar. Okul fobisi olan çocukların mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı gibi şikâyetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz başlar ve okula gitmemelerine karar verilir verilmez de sona erer. Çocuklarda okul fobisinin oluşma sebepleri ise şunlardır:

  • Çocuğun anneyle gerektiği kadar nitelikli zaman geçirmemesi,
  • Anne-babanın sosyal ilişkilerinin yeterli olmaması, çocuğun evden dışarıya fazla çıkmamasıyla sosyal anlamda gelişmemiş olması,
  • Çocuğun okul konusunda korkutulması,
  • Anneye aşırı bağımlı olması,
  • Yeni doğan bir kardeş veya evde küçük bir kardeş olması,
  • Çocuğun daha önceden okul hakkında olumsuz bir tecrübesi olması.

 

 

Çocuğu Okula Alıştırmak İçin Öneriler   Ñ

  • Okula uyum sürecinin her çocukta farklı olduğunu, hatta bunun her dönem tekrar edebileceğini bilin. Bu süreçte en önemli şey; kararlılık. Okulun özellikle ilk günlerinde anne-baba tutumu çok önemlidir. Büyüklerin korku ve kaygıları kolayca çocuklara geçebildiği için, bu dönemde sakinliğinizi korumalı ve kaygıyı çocuklara hissettirmemelisiniz.
  • Çocuğu okula bırakırken vedalaşma süresini kısa tutun.
  • Çocuğunuzun okula gitmeye olan isteksizliğiyle baş edebilmesi için öncelikle nedenini anlamaya çalışın ve çocuğun bu sorununu çözün. Eğer ona yeterince zaman ayıramadığınızı fark ederseniz, daha çok zaman ayırın.
  • Okul hakkında kötü önyargıları varsa, okulun arkadaş edinme, yeni bilgiler öğrenme gibi faydalı kısımlarını anlatın.
  • Ona, okula ne zaman gideceğini, okulda neler yapacağını eve ne zaman ve nasıl döneceğini söylemeniz; okulda çok eğleneceği ve ne cici çocuklar tanıyacağını söylemenizle vereceğiniz bilgiden daha yerinde, açık ve aydınlatıcıdır.
  • Çocuğunuz sabahları kendisiyle birlikte okula gelmeniz konusunda ısrarcı davranırsa ödün vermeden onunla konuşmanız, sizin bazı sorumluluklarınız olduğunu, para kazanmak için işe gitmeniz ya da yemek yapmanız, ev işleriyle, alışverişle ilgilenmeniz gerektiğini ona anlatın. Onun da görevinin okula gitmek olduğunu vurgulayın.
  • Her çocuğu endişelendiren durum farklı olabilir. Onu her zaman sakin ve yargılamadan dinleyin. Anlatmak istemezse zorlamayın, sakin olduğu bir anda konuşun.
  • Duygularını anlamaya çalışın. "Korkak", "uyumsuz", "mız mız" gibi sözlerle onu etiketlemeyin. Arkadaşlarıyla kıyaslamayın.
  • Çocuğunuz ağlıyorsa siz sakin davranın ve üzgün bir ifade takınmayın. Zira çocuğunuz sizin de üzgün olduğunuzu ve okula gitmesinin gerçekten kötü bir şey olduğunu düşünür.
  • Ayrıca ilk gün kendini bazen mutsuz ve yalnız da hissedebileceğini, fakat birkaç gün içinde okula alışacağını da belirtmenizde yarar vardır.
  • Bu arada bazı çocukların, anneleri giderken ağlayabileceklerini söylemelisiniz. Ona karşılaşabileceği her şeyi anlatın ki bu olaylar gerçekleştiğinde şaşırıp paniğe kapılmasın.
  • "Avucundaki öpücük" hikaye kitabını alıp ilk iki hafta 5 gün, sonrasında haftada bir gün okuyup öykü hakkında konuşabilirsiniz. Okula gönderirken avucuna öpücük kondurup kısa bir şekilde vedalaşın.
  • Diğer çocukların da aynı kendisi gibi olduğunu vurgulayın.
  • Uyum problemi yaşarsanız okula ilk başladığı günlerde bir süre çocukla birlikte kalın ama bunun ne kadar süreceğini çocuğa önceden bildirin ve çocuk daha önce okula alışsa bile sözünüzde durun.
  • İlk günler okula çocuğunuzla birlikte geldiğinizde sınıfın içine girmeyi zamanla azaltın ve okul kapısından vedalaşın. Vedalaşma süresini uzatmanız, çocuğun sizden ayrılmak istememesini körükleyecektir.
  • Ayrılırken mutlaka "hoşça kal" deyin. Yani çocuğun sizi görmediği bir anda kaçar gibi gitmeyin.
  • İlk günler çocuğun sizi aramasına fırsat vermeden çocuğu erken alın.
  • Çocuk, kimden en kolay ayrılıyorsa okula onun bırakmasını sağlayın.
  • Sürekli "Annemi çok özledim" diyorsa omzuna annesinin parfümünü sıkıp "Bak benim parfümümü sıkıyorum. Beni özledikçe burayı koklayabilirsin. Ben de seni özlüyorum. Okul bitince çıkış kapısında seni bekleyeceğim." diyebilirsiniz.
  • Elinize bir takvim alarak okul günlerini ve tatil günlerini ona gösterin. Okul ders saatleri hakkında bilgi verin. Bu bilgiler onu rahatlatacaktır.
  • Akşam eve dönerken o gün yaptığınız ilginç şeylerden söz etmeyin. Ev işleri yaptığınızı, çalıştığınızı, onun neler yaptığını merak ettiğinizi söyleyin.
  • Kardeşi varsa onunla ne yaptığınızı merak ediyor olabilir. O yokken pek eğlenemediğinizi, onu beklediğinizi söyleyebilirsiniz.
  • Daha önce sizden hiç ayrılmamışsa güvendiğiniz birine bırakıp kısa ayrılıklar yaşatın. Saati göstererek "Gitmem gerekiyor. Saat şuraya geldiğinde geri döneceğim." diye açıklayın ve söylediğiniz saate uyun. Ya da "Sen ...... yaptığında süre dolmuş olacak ve ben döneceğim." Şeklinde ufak görevler verin. Geldiğinizde o süre bitince hemen geldiğinizi vurgulayın. (Anneye çok bağlıysa okula babaya bırakabilir)
  • Okulda da belli bir vakit geçirince almaya geldiğinizi, bütün arkadaşlarının evine gittiğini anlatın.
  • Çocuğunuzla okulda yaşadıkları hakkında konuşun, arkadaşları, okulda öğrendiği bir şiiri, şarkıyı size öğretmesini sağlayarak, kitabını, defterini birlikte inceleyerek ona destek olun. Okul için yapılan alışverişlere çocuğu dahil edip okula teşvik edin.
  • Çocuğunuzla okul hakkında konuşurken "Sıkıldın mı? Korktun mu? Öğretmenine alışamadın mı?" gibi olumsuz sorular sormayın. "Öğretmenin fotoğraflar gönderdi. Çok eğlenceli gözüküyordu. Okulda neler yaptığınızı çok merak ettim" gibi olumlu cümlelerle iletişim kurun.
  • Kendi okul deneyimlerinizi teşvik edici şekilde olumlu cümlelerle anlatın.
  • Evde ya da odasında "Sürpriz köşe-Okulum" köşesi oluşturup okulda yaptıklarını sergileyip anlatmasını sağlayabilirsiniz. Okuldaki fotoğraflarını yapıştırabilirsiniz. Yapılan etkinlikleri asıp çok beğendiğinizi tekrarlayabilirsiniz.
  • Çocuğu asla öğretmeni kullanarak "Öğretmenine söylerim seni" gibi sözlerle korkutmayın. Ve lütfen bunu hiçbir zaman yapmayın. Biz onları seviyoruz...
  • Çocuğunuzun ilgilerini, yeteneklerini öğretmeniyle paylaşın.
  • Okula dair kaygılarınız varsa bunu çocuğun yanında konuşmayın.
  • Okula gidilmesi konusundaki kararlılığınızı hissettirin. Eğer okul dönüşü çocuğunuzu alacağınıza söz verdiyseniz, bu sözünüzü mutlaka tutun ve saatinde okulda gelin. Bu, çocuğun güven duygusunu pekiştirecektir.
  • Okula alıştıktan sonraki ayrılık gözyaşlarını ciddiye almayın.
  • Her çocukta farklı bir çözümün işe yarayabileceğini unutmayın. Çocuğunuzdan gelen sinyallere dikkat ederek problemin nedenine yönelik yöntemleri deneyin.
  • Okul ve Aile işbirliği içinde evde ve okulda çocuğun aynı mesajları alarak kendini güvende hissetmesini kolaylaştırır. Aile ve okul arasında kurulacak güçlü bağ olası tüm sorunların en kısa zamanda çözülebilmesinde en etkili yoldur

 

Umarım bu öneri ve bilgiler yararı olur.

Hepimize başarılı ve huzur dolu bir okul yılı dilerim.

 

 

Sabiha Gökçen Anaokulu

Psikolojik Danışmanı

Elif ÇAVDAR



Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 12  kişi beğendi